15 Yaşında Büyük Zafer: Ahmet Eymen Avrupa’nın Zirvesinde
İsveç’te düzenlenen SU-DS Down Sendromlular Avrupa Judo Şampiyonası, Türk spor tarihi adına unutulmaz bir anıya sahne oldu. Henüz 15 yaşında olan Ahmet Eymen Danacı, 55 kilo finalinde rakibini yalnızca 7 saniyede mağlup ederek altın madalyanın sahibi oldu. Genç judocunun zaferi yalnızca minderde değil, yüreklerde de büyük bir iz bıraktı. Ay-yıldızlı bayrağımızı Avrupa’nın göbeğinde dalgalandıran ve İstiklal Marşı’nı gururla okutmayı başaran Danacı, "Bu zaferi Fatih hocama ve aileme armağan ediyorum," diyerek duygularını paylaştı.
7 Saniyelik Zafer: Hem Şaşkınlık Hem Hayranlık
Final müsabakasının başlamasıyla birlikte rakibine nefes aldırmayan Ahmet Eymen, yalnızca 7 saniyede ippon yaparak Avrupa şampiyonluğunu ilan etti. Bu olağanüstü başarı, organizasyon tarihine geçen en kısa süreli final galibiyetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Tribünlerdeki Türk bayraklarıyla birlikte salon adeta kırmızı-beyaza büründü. Ahmet Eymen’in mücadeleye hazır ve kararlı girişi, hem antrenörlerinin hem de izleyenlerin takdirini topladı.
Türkiye’nin En Genç Şampiyonu: Ahmet Eymen Danacı
Ahmet Eymen, Türkiye Down Sendromlular Judo Milli Takımı'nın en genç sporcusu olarak bu unvanı kazanarak ayrı bir başarıya daha imza attı. Yaşıtlarının ilham kaynağı haline gelen Danacı, sistemli çalışmanın, inancın ve azmin sembolü oldu. Antrenörü Fatih Yıldız’ın yönlendirmesiyle kısa sürede büyük aşama kaydeden genç sporcu, ailesinin desteğiyle de psikolojik olarak her zaman güçlü kaldı. Spor camiası, Danacı’nın başarısının yalnızca bir başlangıç olduğunu vurguluyor.
Gözler Paris ve Dünya Şampiyonası’nda
Ahmet Eymen’in bu tarihi zaferi, gözleri şimdi de 2026’da düzenlenecek Down Sendromlular Dünya Judo Şampiyonası’na çevirdi. Uzmanlar, genç sporcunun uluslararası arenada daha birçok başarıya imza atabileceği görüşünde. Federasyon yetkilileri ve spor kamuoyu, bu tür başarıların daha fazla destekle çoğalabileceğine dikkat çekiyor. Ahmet Eymen Danacı’nın zaferi, sadece madalya değil; bir azmin, bir mücadelenin ve inancın somut yansıması olarak Türk spor tarihine kazındı.